-
- nERUN
- 8 a
Ağır ilerleyen karanlık bir film gibi gözükse de gerek verdiği mesajlar gerekse de sizi düşünceye sevk etmesi ve hatta ittirmesi ile gönlümü kazanmış bir filmdir. Hayatın aslında ne kadar da rastlantısal olduğunu, işlerin bu çerçevede ne kadar hızlı değişebildiğini, birisinin yaşamasının ya da ölmesinin nelere mal olabileceğini mükemmel anlatmış bir filmdir bence. Ayrıca filmin adının 21 gram olması da ironiktir. Ölümden hemen önce ve ölümden hemen sonra yapılan kilo ölçümlerinde bedenin 21 gram kaybettiği bilinmektedir. İşte bilim dünyası ile metafizik de tam bu noktada bu 21 gramın ne olduğu konusunda kapışmaktadır. Metafizik buna ruhun ağırlığı derken bilim ise bambaşka açıklamalar getirmektedir. Film de insan ruhunun ağırlığının aslında 21 gramdan çok daha ağır olduğunu ama buna rağmen bir serçe ağırlığının ne kadar fazla fark yarattığının altını çizen bir film.
-
- Ahmet
- 5 y
Üzerine bir süre başka film izlemek istememiş olduğum harika bir hikaye. İçinizi ince ince paralıyor. Benicio Del Toro ayrı, Sean Penn ayrı, Naomi Watts ayrı döktürmüş.
-
- Didem Urun
- 5 y
Sean Pean,Naomi Watts,Danny Huston,Benicio Del Toro vs.oynadigi filmdir.Sean Pean ile Naomi'nin uyumu hos değildi bence.Yönetmenliğini Alejandro González Iñárritu'nün yaptığı filmde çocuklarını bir trafik canavarı yüzünden kaydeden annenin intikam isteği çarpar yüzünüze.Kesisen hayatlarla birbirinin hayatlarina birşekilde müdahale ederken bulunan karakterler filmde başarılı be hisli anlatılmış.Ancak filmi izlemeden önce duyduğum abartı begenmeleri ben beğenmedim açıkçası.Çok sıradan ama izlenmeyecek siradanliktan değil tabi.
Film, rastlantı ve tesadüflerin insan hayatını nasıl şekillendirdiğini farklı zaman dilimleri ve karakterler arasında bir ilişki kurarak anlatan bir yapım. "Paul Rivers" (Sean Penn) ağır bir kalp rahatsızlığı olan bir matematik profesörüdür. Eşini çok sevmekte olan adam hayatta kalma ümidini ise geçireceği organ nakli ameliyatına bağlamıştır. "Cristina Peck" (Naomi Watts) eski bir uyuşturucu bağımlısıdır. Hayatının bir dönemi uyuşturucu denilen illetin pençesinde geçmiş ama sonrasında kadın bağımlılığından kurtulmuş ve iki çocuk sahibi olmuş bir ev kadınına dönüşmüştür. "Jack Jordan" (Benicio Del Toro) ise hayatında her türlü kirli işe bulaşmış ama sonrasında dine sarılarak ailesi ve çocuklarına sahip çıktığı yeni bir hayata başlamıştır. Birbirlerinden tamamen farklı olan bu üç karakterin yolları bir trafik kazasında kesişir. Bu kaza ve arkasından yaşanacak olaylar insanların hayatlarında tesadüf denilen şeyin ne kadar büyük bir role sahip olduğunu ortaya koyacaktır. 2003 yılı ABD yapımı olan dram, suç ve gerilim türlerinde 124 dakika uzunluğunda olan filmin yönetmen koltuğunda oturan isim Akademi Ödülü adaylığına da layık görülmüş Alejandro G. Iñárritu.