Film bence güzel bir filmdi. Neden adından bu kadar az bahsedildiğini anlamıyorum. Hugh Grant ile Meryl Streep ikilisini ekranda aynı karede izlemek bile keyif verdi bana. Florence karakterinin onca servetine rağmen aradığı mutluluğu bir türlü bulamadığı ve insanlar tarafından hep kullanılan bir karakter olması çok dram yüklüydü. Elbette bu karakteri de dünyanın en iyi dram oyuncularından Meryl Streep'in canlandırması film için büyük avantaj olmuş. Sonu yürek dağlayan cinsten bir film olsa da dram seven izleyenin bence çok seveceği cinsten bir yapım olmuş.
Bir insan hayallerinin peşinden ne kadar uzağa gidebilir? Ya da rezil olma pahasına ne kadar risk alabilir? Bu film aslında hayallerinin peşinden sonuna kadar giden Florence ve onu gerçekten de seven eşinin hikayesi. Meryl Streep 'in dramalarda ne kadar başarılı olduğunu herkes bilir ama bu filmde kadın resmen kendini de aşmış. Operada şarkı söylediği sahnedeki yüz mimikleri, olaya kendini kaptırışı hepsi mükemmel olmuş. Film bence çok başarılı bir film.
Meryl Streep çok yönlü bir oyuncu. Her ne kadar dramaların kraliçesi olarak biliniyor olsa da farklı sinema türlerindeki yapımlarda da performansı çok tatmin edici. Sıradışı Anne filmini, Florence filminden hemen sonra izlemiş bulundum. Ve Meryl Streep 'e bir kez daha hayran kaldım. Sıradışı Anne'de canlı performansıyla bir şarkı söyleyişi var ki dinlerken sanki 40 yıllık bir ses sanatçısını izliyor gibi hissediyorsunuz. Florence 'ta ise yeteneksizin önce giden birinin detone sesini dinliyorsunuz. Hani derler ya binbir surat diye..Bu kadın gerçekten de bu konuda inanılmaz bir yetenek..
İzlerken içinizi acıtan bir dram. Zengin bir kadın ve onu seven bir koca. En büyük hayali şarkıcı olmak olan Florence’ın bu hayalini, küçük düşmek pahasına da olsa yerine getirme yolculuğu. Usta oyunculuklarla bezenmiş hoş bir film.
Sıradışı Anne