“Elimde tutunabileceğim sadece kelimeler kaldı. Her şey bir birine karıştı, küçük parçalara ayrıldı. Artık gündüz hayallerini, gece rüyalarını gerçeklerden ayıramıyorum.” #filmrepliği
Başarılı bir film. Hakkında zamanında çok şey yazıldı, çizildi farkındayım. Ama ortalık yatışınca izlemeyi tercih etmiştim açıkçası. Filmin her yönü ayrı güzel ama bence finali izlediğim en güzel ve duygusal finallerden bir tanesiydi. Bol ödüllü filmlerden genellikle çok hoşlanmam ama bu film kesinlikle aldığı ödülleri bileğinin hakkı ile almış her yönüyle başarılı bir yapıt.
Film Pi adında bir çocuğun Pasifik'e doğru olan yolculuğunu konu alıyor. Pi, Hindistan'da ailesinin sahip olduğu egzotik bir hayvanat bahçesinde yaşamaktadır. Sonraları, ailesi maddi durumlar nedeniyle Kanadaya taşınmak zorunda kalacaktır. Hayvanat bahçesindeki tüm hayvanlar bir japon kargo gemisine bindirilir ve yola çıkılır. Ama, Pasifik okyanusun'da gemi batar. Ve bu andan itibaren Pi, uçsuz bucaksız okyanusun ortasında filikada kalır ve hayatta kalma mücadelesi başlar. yalnız filikasında yalnız değildir. Bir sırtlan, kırık bacaklı bir zebra, bir orangutan ve 300 kiloluk bir Bengal kaplanı( richard parker) ile hayatta kalma mücadelesi verecektir.
Film ilk bakışta fantastik bir hayatta kalma mücadelesi ve trajik bir hikaye gibi. Ama, filmde birçok sosyolojik ve teolojik olgu kullanılmış. Yann Martel'in kitabından uyarlama olan film, bir yaratıcıya inancın nasıl olabileceği, ve yaratıcıyı sorgulamalar, konusunda görüşler sunuyor. Pinin yaşamı filmi, bize Tanrı inancını ve, bazen başımıza gelen zorlukların ondan uzaklaşmamıza sebebiyet verdiği vs gibi kafa karışıklıklarını derinden bir şekilde hissettirek anlatmayı başarmış kült bir sanat film. izlenmeli bir çok şeyi sorgulatan repliklere sahip.
Pi: Okyanusta ne olduğuna dair sana iki hikaye anlattım. İkisi de geminin neden battığını açıklamıyor. Ve hiç kimse hangi hikayenin doğru hangisinin yanlış olduğunu ispatlayamaz. İki hikayede de gemi batıyor, ailem ölüyor ve ben acı çekiyorum. Peki, hangi hikayeyi tercih edersin?
Yazar: Kaplanlı olanı. O daha iyi bir hikaye.
Pi: Teşekkür ederim. Ve işte bu, Tanrı için de böyledir.
İnsanın kendisinin parçalara ayrılmasını nefes kesen bir güzellik ve sadelikle sembolize etmiş bir başyapıt. Filmin başından sonuna kadar görmekte olduğunuz herşey bir şekilde birbirine bağlı. Dolayısıyla bu film için şurası söyle bu kısmı böyle gibi eleştiriler hep havada kalır. parça parça incelemek imkansız. Filmin şüphesiz en önemli diğer bir özelliği de kullanılan pek çok sembol. Bu kadar yoğun sembol kullanılan bir film hatırlamıyorum açıkçası. Hala izlememiş olma gafletini gösterdiyseniz lütfen bi zahmet izleyiniz?
Film ilk bakışta fantastik bir hayatta kalma mücadelesi ve trajik bir hikaye gibi. Ama, filmde birçok sosyolojik ve teolojik olgu kullanılmış. Yann Martel'in kitabından uyarlama olan film, bir yaratıcıya inancın nasıl olabileceği, ve yaratıcıyı sorgulamalar, konusunda görüşler sunuyor. Pinin yaşamı filmi, bize Tanrı inancını ve, bazen başımıza gelen zorlukların ondan uzaklaşmamıza sebebiyet verdiği vs gibi kafa karışıklıklarını derinden bir şekilde hissettirek anlatmayı başarmış kült bir sanat film. izlenmeli bir çok şeyi sorgulatan repliklere sahip.
Pi: Okyanusta ne olduğuna dair sana iki hikaye anlattım. İkisi de geminin neden battığını açıklamıyor. Ve hiç kimse hangi hikayenin doğru hangisinin yanlış olduğunu ispatlayamaz. İki hikayede de gemi batıyor, ailem ölüyor ve ben acı çekiyorum. Peki, hangi hikayeyi tercih edersin?
Yazar: Kaplanlı olanı. O daha iyi bir hikaye.
Pi: Teşekkür ederim. Ve işte bu, Tanrı için de böyledir.