-
- Sempatik
- 6 a
"Acıyı küçümseyebilmek, her daim memnun olmak ve hiçbir şeye şaşırmamak için işte tam da şu aşamaya gelmek(İvan Dmitriç şişman, yağ küpüne dönmüş köylüyü işaret etti) ya da her türlü duyarlılığı yitirmek için sonuna kadar acıyla yoğrulmak, başka bir deyişle, artık yaşamamak gerekir." #alıntı
-
- Feel
- 6 a
"Her türlü zorbalığın toplum tarafından makul ve yerinde bir gereklilik olarak karşılandığı, beraat kararı gibi her türlü merhamet göstergesinin toplumda tatminsizlik ve intikam duyguları uyandırdığı bir dünyada adaleti düşünmek gülünç değil midir?” #alıntı
-
- seda
- 1 y
“Hayatı idrak etmeye çabalayan özgür ve derin düşünce, saçma dünya evi kaygıları tamamıyla hor görme; işte bu iki şey, insanın daha yükseğini göremeyeceği iki lütuftur.”
-
- Deniz
- 1 y
"Ona göre her şey ya beyaz ya kapkaraydı, ara renkler yoktu. İşte bu yüzden insanları ikiye ayırırdı:Namuslular ile alçaklar, ortası yoktu bunun." #alıntı
-
- Mehmet Ali
- 1 y
“Hayatı idrak etmeye çabalayan özgür ve derin düşünce, saçma dünya evi kaygıları tamamıyla hor görme; işte bu iki şey, insanın daha yükseğini göremeyeceği iki lütuftur.”
-
- Kudret Türkler
- 1 y
"Acıyı küçümseyebilmek, her daim memnun olmak ve hiçbir şeye şaşırmamak için ... ya da her türlü duyarlılığı yitirmek için sonuna kadar acıyla yoğrulmak, başka bir deyişle, artık yaşamamak gerekir."
-
- Deniz
- 1 y
"Her türlü zorbalığın toplum tarafından makul ve yerinde bir gereklilik olarak karşılandığı, beraat kararı gibi her türlü merhamet göstergesinin toplumda tatminsizlik ve intikam duyguları uyandırdığı bir dünyada adaleti düşünmek gülünç değil midir?" #kitaplistem
-
- Deniz
- 1 y
"Sıradan bir insan iyiyi ya da kötüyü dışarıdan bekler. Düşünen bir insan ise kendinde bulur." #alıntı
-
- Davut Demircan
- 1 y
"Eğer ölüm herkes için olağan ve meşru bir sondan ibaretse insanların ölmelerine engel olmak niye?" #gününsözü
"İnsanoğlunun daha üstünü tadamayacağı iki tür mutluluk vardır; biri yaşamın özünü kavramaya çalışarak özgür ve derin düşünmek, ikincisi de dünyanın hırgürüne boş vererek yaşamak." 'Altıncı Koğuş' için tam bir yabancılaşma öyküsüdür diyebiliriz. Anton Çehov içinde bulunduğu sınıfın ahlaki çöküşünü bir deli ve bir doktor arasında geçen diyaloglarla aktarıyor. Lenin, Rus toplumunun içine düştüğü hazin durumu resmeden bu yapıtı okuduktan sonra dehşete düşer, "Kendimi Altıncı Koğuş'a kapatılmış gibi hissettim," der. Defalarca okunsa da bıkılmayacak tarzda nefis tahlillerle, saptamalarla, hayata ve insanlara dair Rus edebiyatının acı gerçekçiliğini atlamadan son derece yalın bir üslupla anlatan Cehov'un ustalık dönemi eseridir. Yaşadığı döneme ait, Rusya'nın içinde bulunduğu toplumsal yozlaşmanın, ekonomik sorunların, iletişimsizliğin ve duyarsızlığın kaleme aldığı fazlasıyla gerçekçi bir öykü sunmuştur bizlere. Öyküde yaşananlar tam olarak, teorik bilginin pratik yaşam deneyimiyle olan uzlaşmaz çatışmasıdır. Çehov, Rus edebiyatında tarzı, yazım stili ve düşünce sistematiğiyle yarattığı farkla deha olarak kabul edilir. Hayatla dair her şeyi anlatan 'Altıncı Koğuş' öykü olamayacak kadar derin bir toplum çözümlemesidir.