"Yakışıklı olan ya da paralı ya da eğitimli ya da kaymak ailelerinden gelen erkekleri Türkiye'nin, kafalardaki ortalama erkek tiplemesine öylesine uzaktan bakarlar ki, onunla aralarındaki ortak yanları görmekten acizdirler."
"Bazı kadınların erkeklere karşı duyduğu bağlılıkta, sevgiden, aşktan önce, hatta bunlardan bağımsız olarak köklü bir kölelik duygusunun yattığını düşündü. Belki bu, aşk değildi. Bazı kadınlar, bazı erkeklerdeki tahakküm edebilme gücüne bağlanıyor ve bunu aşk sanabiliyorlardı." #alıntı
Beş ünlü yazarın birbirlerinin yazdıklarına eklemeler yaparak oluşturdukları bir kitap. Elif Şafak zaten favori yazarım. Fikri de beğendim, ortaya çıkan eseri de çok ilginç buldum. Türk Edebiyatı'nın bu tarz yeni soluklara ve düşüncelere ihtiyacı var. Keşke böyle projeler daha da çoğalsa:)
"Bazı kadınların erkeklere karşı duyduğu bağlılıkta, sevgiden, aşktan önce, hatta bunlardan bağımsız olarak köklü bir kölelik duygusunun yattığını düşündü. Belki bu, aşk değildi. Bazı kadınlar, bazı erkeklerdeki tahakküm edebilme gücüne bağlanıyor ve bunu aşk sanabiliyorlardı." #kitapalıntısı
Kitaptaki şu söz dikkatimi çekti, paylaşayım istedim:) #kitapalıntısı "Kadınlar, annelerine yöneltemedikleri haklı öfkeyi kendi bedenlerinden çıkarırlar. Babalarına yöneltemedikleri haklı öfkeyi ise onları seven erkeklerden."
"'Anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı?' Yetişkinlerin çocuklara eziyet olsun diye sıklıkla sordukları bu kalıp özünde sevgiye değil, öfkeye dairdir sanılanın aksine. İleride, büyüdüğünde, çocukluğunun arızalarından anneni mi sorumlu tutacaksın, yoksa babanı mı sorusudur özünde. Hangisini bağışlama kayığına alıp batmaktan kurtaracak, hangisini geride bırakıp çırpınmaya terk edeceksin resmi hatıralarında. Hangisi aynı ışıltılı yüzü olacak, hangisi karanlık yüzü çocukluğunun amel defterinde." #kitapalıntısı
murathan mungan, faruk ulay, elif safak, celil oker ve pinar kür gibi beş büyük yazarın ortak projesidir. Proje şöyleki biri yazmaya başlayıp bir yerde bırakıyor. Daha sonra diğer yazar kaldığı yerden başlamış. Kitaptaki baş karakter Zehra'yı Murathan Mungan yaratmış diğerleri serüvene devam etmiştir. Projenin başında tasarımcısı da olan Bülent Erkman varmış. Erkman'ın yazarlara sunduğu kurllardan diğeri de iki ay süreleri olmalarıymış.
Buluş olarak güzelken ve başarılı olabilecek bir projeyken, yazar seçiminin sığlığı sebebiyle hüsran olmuş romandır bence. Kitabın son kısmında, Murathan Mungan'ın iyi bir başlangıç yapacağını, Faruk Ulay'ın başka yönden bakacağını, Elif Şafak'ın hikayeyi yeniden canlandıracağını, Celil Oker'in gizem katacağını, ve Pınar Kür'ün okuyucuyu ters yöne yatıracağını düşünmüştüm. Ve de ne yazık ki beklediğim gibi bulamadım:(
#kitapalıntısı "Kadınlar, annelerine yöneltemedikleri haklı öfkeyi kendi bedenlerinden çıkarırlar. Babalarına yöneltemedikleri haklı öfkeyi ise onları seven erkeklerden."