-
- Sinan Dogru
- 1 a
"Düşünmek istemiyorum. Düşünmek istemediğimi düşünüyorum. Düşünmek istemediğimi düşünmemem gerek."
-
- Mert
- 2 a
"Belki bir gün, tam şu anı, trene binme zamanının gelmesini iki büklüm beklediğim şu kasvetli anı düşününce, yüreğimin hızla çarptığını duyacak ve "Her şey o gün, o anda başlamıştı," diyeceğim. Ve kendimi kabul etmek elimden gelecek belki..."
-
- Deniz
- 3 a
"Ben geçmişimi nerede saklayacağım? Geçmişinizi cebinizde saklayamazsınız. Onu koyacak bir eviniz olmalı. Gövdemden başka bir şeyim yok benim. Yapayalnız bir adam, salt gövdesiyle anıları durdurup saklayamaz. Anılar üzerinden geçip gider onun. Ama yakınmamalıyım. Çünkü özgür olmaktan başka bir şey istememiştim."
-
- Ufuk
- 4 a
"Bir an ölçüp biçmeye, değerlendirmeye kalktım yaşantımı. Güzel bir yaşantı diyebilmeyi ne kadar isterdim."
-
- Sinemsi
- 9 a
"Budalalar. Ablak suratlarını, memnun suratlarını yeniden göreceğimi düşünmek iğrendiriyor beni. Yasalar koyuyorlar, bayağı romanlar yazıyorlar, evleniyorlar, hattâ budalalıklarını çocuk yapmaya kadar vardırıyorlar. Oysa öte yandan, belirsiz büyük doğa; kentlerine sokuluyor, her yana, evlerine, çalışma yerlerine, benliklerine dek süzülüp giriyordu."
-
- Esma Bozoklu
- 1 y
“Düşünceler, her şeyden daha tatsız. Uzanıp dururlar, bitmez tükenmezler ve insanın ağzında acayip bir tat bırakırlar. Sonra, düşüncelerin içinde kelimeler var; tamamlanmamış kelimeler, eksik kalmış cümleler. Durmadan geri gelirler.” #alıntı
-
- Bilir Kişi
- 1 y
Jean-Paul Sartre 'ın varoluşçuluk üzerine düşüncelerini aktardığı oldukça samimi ama zaman zaman da ağır bir dille yamış olduğu kitap. Yazar, pek çoğumuzun bildiği üzere dini olmayan bir düşünürdür. Bu durumun da 'neden varız?' sorusuna yanıt vermekte güçlükler çıkartabileceğinin ve çevremizde görmüş olduğumuz pek çok şeyin aslında rastlantı ve tesadüflerden oluştuğunu anlatma çabası olarak yorumluyorum ben kitabı.
-
- Tunç
- 1 y
"Şu an için en az harcamayla yaşamak, hareketlerden, sözlerden, düşüncelerden kısmak ve sırtüstü yatmak istiyorlardı. Bütün bir haftanın izlerini silmek için bir günleri vardı. Sadece bir gün. Dakikalar parmaklarının arasından akıp gidiyordu. Pazartesi sabahı saat dokuzda işe başlayabilmek için gerekli enerjiyi toplayacak zamanları olacak mıydı?" #alıntı
20. yüzyılın önde gelen aydınlarından Jean-Paul Sartre, romanları, oyunları ve düşünce yazılarıyla varoluşçuluk düşüncesini olduğu kadar bütün bir yüzyılı da derinden etkilemiştir.
Bulantı, 20. yüzyılın en etkili düşünürlerinden Jean-Paul Sartre'ın ilk romanı. Bireyin kökten özgürlüğünü vurgulayan varoluşçu akımın sözcülüğünü üstlenen Sartre, adını 1938'de yayımlanan bu romanıyla duyurmuştu. Günlük biçiminde yazdığı bu kitabında, romanın kahramanı Roquentin'in dünya karşısında duyduğu tiksintiyi anlatıyordu. Bu tiksinti yalnızca dış dünyaya değil, Roquentin'in kendi bedenine de yönelikti. Kimi eleştirmenler romanı hastalıklı bir durumun, bir tür nevrotik kaçışın ifadesi olarak değerlendirdilerse de, Bulantı, yansıttığı güçlü bireyci ve toplum karşıtı düşüncelerle, sonradan Sartre'ın felsefesinin temellerini oluşturacak birçok konuya yer veren özgün bir yapıttı. "Varoluş"la yüz yüze gelen Roquentin'in geçirdiği değişimi anlatan Bulantı, varoluşçuluğun kült kitaplarından biri oldu. 20. yüzyıl roman sanatında da önemli bir yeri olan bu kitabı, Selâhattin Hilâv'ın usta işi çevirisiyle sunuyoruz.