-
- Kudret Türkler
- 9 a
“Türkiye’de resim yapmak, insanın bağıra bağıra konuşması gereken bir ülkede dilsizliği seçmek gibi bir şey.” #alıntı
-
- Cenk??®️
- 3 y
“Beni böyle görüyorlar... İyi, saf, dürüst... İnsanın başka bir özelliği olmayınca başkaları ondan böyle söz eder: İyi insan.” #alıntı
-
- Tarık Veysi Acar
- 3 y
"Bir nasihat edeyim: Kimseye güvenme! Hele uluorta konuşanlara hiç güvenme..." #Kitapalıntısı
-
- seda
- 3 y
“Ne uyuyorum ne de bir şey yapabiliyorum. Boş, bomboş, geçmişi ve geleceği olmayan, kişiliksiz bir eşya, bir saksı ya da ne bileyim kapı tokmağı gibi hissediyorum. Evet, ben bir kapı tokmağıyım.” #Kitapalıntısı
-
- Tarık Veysi Acar
- 3 y
"Çok zeki biri olmadığımı kabul ederim. Dünyanın en zeki insanı değilim. Benim gibi insanlar zekalarıyla değil bağlılık ve inançlarıyla yükselirler. Üstelik bizim memlekette dik başlı olmak , kendi kendine karar vermek hoş birşey değildir ki.! İnsan her zaman daha iyi bilen, daha iyi düşünen birine kendini emanet etmeli birisine bağlanmalı , bir inancı benimsemeli. Evet, bağlılık ve inanç.!" #kitapalıntısı
-
- seda
- 3 y
"Ben ne olmak istemediğimi biliyorum,ama ne olmak istediğimi bilmiyorum!" diye düşündü. #alıntı
-
- Sinemsi
- 3 y
"Bu hayatta bir şeyler yapmalı. Onu doldurmalı. Her şeyin ötesine geçmeli... Bir şeyler yapmalı. Bu yaptıklarını insan başkalarına duyurmalı"
İlginizi Çekebilir
+−
Orhan Pamuk'a ilk ününü getiren bu büyük roman İstanbullu bir ailenin yetmiş yıllık serüvenini hikâye ediyor. Yazarın "Ülke, Aile, Roman" üzerine sonsözüyle...
Nişantaşlı bir ailenin 20. yüzyılın başından itibaren üç kuşak boyunca serüvenlerini anlatan bu kitap ev içlerinin renklerini, zamanın akışını, günlük sıradan konuşmaları akılda yer eden kahramanlar aracılığıyla saptarken, okura geleneksel romandan alınacak hazları bütünüyle veriyor. Abdülhamit döneminin son yıllarında, İstanbul'un ilk Müslüman tüccarlarından küçük dükkân sahibi Cevdet Bey'in tutkusu, hem işlerini büyütmek, zenginleştirmektir hem de "Batılı anlamda" çağdaş, modern bir aile kurmak. Kökü taşraya uzanan geleneksel ailesini bir yana bırakarak bu isteklerini gerçekleştirmeye girişen Cevdet Bey'in ve oğullarının hikâyesi, bir anlamda modernleşme uğraşı içindeki Türkiye Cumhuriyeti'nin özel hayatının da hikâyesidir. Ev içlerinin, yeni apartman hayatının, Batılılaşan büyük ailelerin, Beyoğlu'na çıkıp alışveriş etmelerin, radyo dinlenen pazar öğleden sonralarının dikkat ve sevgiyle anlatıldığı bu panoramik roman, Orhan Pamuk'a hak ettiği ünü getiren olgun bir ilk kitaptır.
"Pamuk adeta okurun elinden tutup onu kendi dünyasında dolaştırıyor, birbirinin içine geçen sahnelerle, karşılaşmalarla ve konuşmalarla her şeyi en ince ayrıntısına kadar çözümlüyor."
-Frankfurter Allgemeine-