Kitabı ve hikayeyi genel anlamda beğendim, ama bazı bölümleri okurken resmen atlayasım geldi; çok dağınık bir anlatım tekniği vardı. Burada suçu biraz çeviriye atıyorum açıkçası. Bu arada öğrendiğim kadarıyla bu kitap ilk defa filmi çevrilen filmlerden olma gibi de bir özellik taşımaktaymış.
"Kimi zaman kesinlikle bilemiyorum, bir adamın ne zaman çatlak, ne zaman akıllı olduğunu kimin söylemeye hakkı var. Kimi zaman diyorum ki hiçbirimiz tam deli ya da tam akıllı değiliz, denge bir yana doğru kaymadıkça. Hani bir adamın yaptıklarından çok, onları yaptığı zaman çoğunluğun o adama bakışından anlaşılıyor bu galiba." #kitapalıntısı
"Yeryüzüne gelmemiz için iki kişi gerekiyor, ölmek içinse bir kişi yeter" sözüyle özleştirilebilecek bir başyapıt. Ölüm döşeğinde bir kadın ve o öldükten sonra onu başka bir yere nakleden yakın çevresi. Dili zor ama bağlantılara dikkat ederseniz istediğinizi alıyorsunuz bence kitaptan.
Kitabın ana teması ise hepimiz yalnızız bu hayatta...
faulkner'in fakir sınıfı ele aldığı ve başkaları adına utandığınız o anları sürekli yaşatıığı kitaptır. Hani böyle televizyonda bakmak istemezsiniz cahilliğe yapılan saçmalığa ve onlar adına utanırsınız ya Faulkner anlattığı aile ile tam olarak bunu yapmıştır. Bir vasiyet sonucu taşınan cenaze ve ailenin 5 çocuğu, bir babanın trajik hikayesidir. Aslında trajikte değildir, gayet olağandır. Fakirlik cahillik cahillik ise topumsal çözülmeyi sağlar. Mesela 5 çocuktan her birinin annelerinin ölümünden etkilenmesinden ziyade, daha büyük sorunlarla uğraştıklarını görürürüz. Sorunlar karşısında buldukları çözümde yine cehaletle çözümlenmeye çalışılır. Dewey evlenmeden hamile kalmasının çözümünü eczaneden bebek düşürme ilacı arayarak çözmeye çalışır. Faulkner bu 5 çocuk ve babanın cenazeyi taşıma süreçleri içerisinde yaşadıklarını ve ilişkilerini tam isabetli tespitlerle anlatmıştır.
Kitabın ana teması ise hepimiz yalnızız bu hayatta...
#gününsözü