-
- Feel
- 1 h
“Gelmiş geçmiş en iyi günlerdi, gelmiş geçmiş en kötü günlerdi; hem bilgelik çağıydı, hem ahmaklık; hem inancın devriydi hem şüpheciliğin; hem aydınlık hem karanlık bir mevsimdi; umudun baharı, umutsuzluğun kışıydı; hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu.” #kitapalıntıları
-
- Muzo
- 4 h
Zavallı adam sarayı,havuzları,o büyülü kral ve kraliçeyi gördüğünde kendinden geçmişti. Arada bir gözyaşlarına hakim olamıyor, ağlıyordu. “Çok yaşayın!” diye bağırıyordu.
“Sen tam aradığım adamsın” dedi Defarge ona. “Bu aptallar senin gibilerin sayesinde görkemli hayatlarını sürdürebiliyorlar.”
“Evet. Bu doğru” dedi yol işçisi.
“Bu aptallar hiçbir şeyi bilmiyorlar. Sen ve senin gibi olan insanları hor görüyorlar. Kendi köpeklerine, atlarına zarar gelmesin diye hiç umursamaksızın senin gibi nice insanları öldürüyorlar. Ama sen “yaşasın kral!” diye bağırdığında buna sevinirler; kendi büyüklüklerine inanırlar. Bırak öyle kalsın! Bir süre daha buna inanmaya devam etsinler.”
“Sen tam aradığım adamsın” dedi Defarge ona. “Bu aptallar senin gibilerin sayesinde görkemli hayatlarını sürdürebiliyorlar.”
“Evet. Bu doğru” dedi yol işçisi.
“Bu aptallar hiçbir şeyi bilmiyorlar. Sen ve senin gibi olan insanları hor görüyorlar. Kendi köpeklerine, atlarına zarar gelmesin diye hiç umursamaksızın senin gibi nice insanları öldürüyorlar. Ama sen “yaşasın kral!” diye bağırdığında buna sevinirler; kendi büyüklüklerine inanırlar. Bırak öyle kalsın! Bir süre daha buna inanmaya devam etsinler.”
-
- Serdar
- 3 a
"Gelmiş geçmiş en iyi günlerdi, gelmiş geçmiş en kötü günlerdi; hem bilgelik çağıydı hem ahmaklık, hem inancın devriydi hem şüpheciliğin, hem aydınlık hem karanlık bir mevsimdi; umudun baharı umutsuzluğun kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu; hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam aksi istikamete; özetle : Şu an içinde bulunduğumuz döneme, öyle benzer bir dönemde ki dönemin, sesi en çok çıkan otoriteleri bugünler hakkında - olumlu anlamda da olumsuz anlamda da- ancak ve ancak "en" sözcüğü kullanılarak konuşabileceğini iddia ediyorlardı. "
-
- Tunç
- 5 a
"Zamanların hem en iyisi hem de en kötüsüydü;bilgeliğin ve aptallığın çağıydı. Hem inanç hem de kuşku devriydi. Işığın da asrıydı karanlığın da. Hem umut baharıydı hem de umutsuzluk kışı. Her şeye sahiptik hiçbir şeyimiz yoktu..." #gününsözü
-
- Ayşe Şema Betil
- 9 a
"Ben mantığın olmadığı yerde mantık, övgüye değer bir amacın olmadığı yerde de övgüye değer bir amaç var sanarak çok yanılmışım çok, ama zararı yok..."
-
- Aisha
- 11 a
"Gelmiş geçmiş en iyi günlerdi, gelmiş geçmiş en kötü günlerdi; hem bilgelik çağıydı hem ahmaklık; hem inancın devriydi hem şüpheciliğin; hem Aydınlık hem Karanlık bir mevsimdi; umudun baharı, umutsuzluğun kışıydı; hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu; hepimiz ya doğruca Cennete gidecektik ya da tam aksine istikamete.." #kitapalıntıları
-
- İzli Yorum
- 1 y
"Her insanın bir başkası için sonsuz bir muamma oluşu, üzerine düşünülmesi gereken muazzam bir hakikattir." #kitapalıntısı
İlginizi Çekebilir
+−
Charles Dickens , yaşamı yazıp araştırırken ve kapitalizmin nesnel çelişkilerini gözönüne sererken, burjuva toplumuna karşı kaçınılmaz biçimde eleştirel bir tavır almış olan 19.yüzyıl gerçekçi yazarlarının öncülerindendir. Toplumu, çatışan insan çıkarlarının arenası sayan Dickens, meseleyi olduğu yerden bırakmamış, toplumsal mücadele kavramına kendi gerçek sınıfsal içeriğini de katarak kapitalist toplumsal ilişkilerin tümünün eleştirisine yönelmiştir. Kitapta suçsuz yere Paris'teki bir hapishanede 18 yılını geçirdikten sonra, eski bir dostunun yardımı ile kurtulan Dr. Manette'in, Londra'ya dönüşü sırasında tesadüfen tanıştıkları bir Fransız olan Charles Darnay ile kızının yapacakları evlilik ve bunun ardından meydana gelen Fransız İhtilali'nin hayatlarına etkileri anlatılır. Yazar, Fransız İhtilali'nde, ortalığı kan gölüne çeviren Cumhuriyet kurallarının dayattığı ve artık o dönemin bir rutini olan giyotinle kafa kesmelerde öldürülen binlerce insanın acısını İngiliz halkına anlatmayı amaçlamıştır. Romanda ihtilal öncesinde acı çeken, sömürülen Fransız halkının bu travmanın yaraları ile, kendilerine yıllarca kötülük eden aristokrat ve asillere uydurma yasalarla idam cezaları vermeleri ile, aslında evrimleşmemiş ve ilkel kalmış bir toplum oldukları anlatılmak istenmiştir. Öldürenler artık öldürülmektedir. İki Şehrin Hikayesi, sürükleyici gerilimi ve güçlü lirizmiye, okunması gereken Dickens romanlarının en önemlilerinden biridir.