
6.0 /10
Tümünü Gör
- Dizi&Film
- Kitap
- Kişi
- Üye
- Liste
- Tümünü Gör
-
- Semih Aydın
- 7 a
“Çocuklar yetişkinlerden çok daha duyarlıdır. Hafife alındıklarını derhal anlarlar. Hele yetenekli olanlar için bu daha da zor, çünkü onları eğitmekle görevli olan insanlar önüne fazladan bir engel daha çıkartıyorlar.”
-
- Kemal Türkmen
- 8 a
"Aslında tapınaklar Tanrı’dan çok, yaptıran imparatora saygınlık kazandırıyor. Hükümdarı Tanrı’nın yeryüzündeki gölgesi olarak tescil ediyor. Sadece Tanrı’ya ait olması gereken iktidarın yeryüzündeki ortağının hükümdar olduğunu hatırlatıyor. Tapınaklar, yaptıranların isimlerini ölümsüzleştirdiği gibi, halklarının gözünde de saygınlıklarını artırıyor. Hem de tapınakların yapılması için halklarının aşına ekmeğine el koymalarına rağmen. Yani bu tapınakları yaptıranlar, dini kullanarak kendi iktidarını sağlamlaştırıyorlar aslında." #kitapalıntıları
-
- Mehmet Ali
- 9 a
"Ölmüş olması insanı alçaklıktan kurtarmaz ki. Hepimiz öleceğiz. Gözlerimizi hayata yumunca yaptığımız kötülükler silinecek mi? İşlenen cinayetler, işlenmemiş mi olacak? Zalimlikler yaşanmamış mı sayılacak?" #kitapalıntıları
-
- Hüseyin Demke
- 1 y
Ahmet Ümit 'in en sıkıcı romanı bence. Bitmek bilemedi bir türlü. Kitap yarım bırakma huyum olmadığı için sonuna kadar gittim. Keşke hiç başlamasaydım:(
-
- murat aksu
- 1 y
"Aslında tapınaklar Tanrı’dan çok, yaptıran imparatora saygınlık kazandırıyor. Hükümdarı Tanrı’nın yeryüzündeki gölgesi olarak tescil ediyor. Sadece Tanrı’ya ait olması gereken iktidarın yeryüzündeki ortağının hükümdar olduğunu hatırlatıyor. Tapınaklar, yaptıranların isimlerini ölümsüzleştirdiği gibi, halklarının gözünde de saygınlıklarını artırıyor. Hem de tapınakların yapılması için halklarının aşına ekmeğine el koymalarına rağmen. Yani bu tapınakları yaptıranlar, dini kullanarak kendi iktidarını sağlamlaştırıyorlar aslında." #kitapalıntısı
-
- Feel
- 1 y
"Lafa geldi mi herkes şikâyetçi. Fakat bir şeyler yapalım dediğinizde, önce kendi çıkarlarına bakıyorlar." #gününsözü #alıntılar
-
- Cemil
- 1 y
“Maktul tıpkı önceki üç kurban gibi sırtüstü uzatılmıştı yere; yağmur yüklü bir rüzgârın usulca kıpırdattığı saçlarının aksine, donuk gözleri gökyüzündeki aya takılı kalmıştı.
Evet, yine oradaydı, günlerdir peşimi bırakmayan O gizemli ay. Yine tam üstümüzde.
Biraz daha büyümüştü, çok sürmez, bir iki gün içinde mükemmel çevrimine ulaşır, devasa bir gözbebeği olarak süzmeye başlardı bizi karanlıkların arasından. Bir an gökyüzünden bizi izlemekte olan bu davetsiz misafirle cinayetler arasında bir bağ olabileceğini düşündüm.
Ürperdim, tüylerim diken diken oldu ama bu kanımı haklı gösterecek hiçbir kanıt yoktu tabii.”
Evet, yine oradaydı, günlerdir peşimi bırakmayan O gizemli ay. Yine tam üstümüzde.
Biraz daha büyümüştü, çok sürmez, bir iki gün içinde mükemmel çevrimine ulaşır, devasa bir gözbebeği olarak süzmeye başlardı bizi karanlıkların arasından. Bir an gökyüzünden bizi izlemekte olan bu davetsiz misafirle cinayetler arasında bir bağ olabileceğini düşündüm.
Ürperdim, tüylerim diken diken oldu ama bu kanımı haklı gösterecek hiçbir kanıt yoktu tabii.”
İlginizi Çekebilir
+−
Arkeoloji bölümünde profesör olan Necdet Denizel öldürülmüştür. Katil maktulü elleri bağlı ve bir elinde sikke ile Atatürk heykeli önünde bırakmıştır. Necdet'in elindeki sikkede Byzantion yani İstanbul'un ilk adı yazmaktadır. Cinayeti çözmek için araştırmalara başlayan polisler profesörün evine ve eski eşine giderler. Evden ve eski eşten bir şey alamayan polisler, eski eşin sevgilisine ulaşırlar. Eski eşin sevgilisi bir cerrahtır ve adı Namık'tır. Namık aynı zamanda İstanbul Savunma Derneği üyesidir. Cinayetle ilgilsi olmadığı söyleyen Namık'tan ayrılırken ikinci cinayet haberi gelir. Aynı şekilde olan ceset bu sefer Çemberlitaş önüne bırakılmıştır. Maktulün adı Mukadder Kınacı'dır.
Polisler Namık'ın peşini bırakmaz. Geçmişte yaşadığı bir olayı ve bu olay sonucu hapishanede yatmasını araştırırlar. Fakat ellerinde sadece cesetler ve öldürülen kişilerin vücutlarının bir ok gibi bir yeri işaret etmesi vardır. Polisler bu sefer ikinci maktul Mukadder'in evine gider. Burdan da bir şey çıkmaz. Bu sırada üçüncü cesette ortaya çıkar. Altınkapı'da bulunan ceset, bir gazeteci olan Şadan'a aittir. Dördüncü ceset Ayasofya'da mimar Teoman Akkan'a aittir. Beşincisi belediye başkan yardımcısı Fazlı Gümüş'e aittir.
Beşinci ceset Fatih Camii'ne bırakılmıştır. Polisler diğer mekanı araştırırken altıncı ceset Hakan Yamalı'ya aittr. Komiser Nevzat yedinci ceseti tahmin eder ve ekiplerini bölgeye yönlendirir. Yedinci kurban Adem Yezdan'dır. Sonunda Nevzat büyük bir şokla cinayeti işleyenleri bulur, ama neden işlediklerine anlam veremez.