-
- Ayrıksı
- 4 a
Fuzûli ile Şekspir aynı güneşin altında nefes alıp vermişlerdi ve Fuzûli'nin Leyla ile Mecnûn'u Romeo ile Jüliet sarraf terazilerinde tartılsa Fuzûli'nin eseri mutlaka ağırdır Ne var ki biz onu fuzuli zannederiz ama İngiltere Romeo ve Jüliet'i kullanarak bir medeniyet inşa eder. Operası, çizgi filmi, bilgisayar oyunu, sineması, tiyatrosu, romanı, üzerine yapılmış bilimsel araştırmalar vs. sayesinde Romeo ve Jüliet bütün dünyayı dolaşır. Şekspir'in orjinal dili de Fuzûli'nin Türkçesi gibi bugün eskimiş, klasikleşmiştir ama İngiltere'de Romeo ve Jüliet'in her yıl orjinal diliyle basımı yanında orta öğretim için ayrı, üniversite öğrenimi için ayrı, hatta ilköğretim için ayrı baskıları yapılır. Hiçbir İngiliz çocuğu da "Şekspir'in dili eskidi, ben onu anlamıyorum!" diyerek ondan yüz çevirmez. Eğer bir İngiliz genci, bizim gençlerimizin Fuzûli'ye davrandıkları gibi Şekspir'e, asırlar öncesinde kalmış, dili de anlaşılmayan bir adam muamelesi yapsa, herhalde kişilik bozukluğu testine gönderilip tımarhaneye kapatılırdı. Bizdeyse Fuzûli'yi fuzuli bulanlar modern ve çağdaş insan sayılıp el üstünde tutuluyor.
Yazı yoktu ama o vardı.
Tekerlek icat edilmemişti ama o yerli yerindeydi.
Dünya yaratılmamıştı ama o kasılıp gevşiyordu.
İnsan henüz cennetteyken onunlaydı ve içindeki her şey de sevgi, aşk, vefa, iyilik, şükür, hamd, dostluk gibi erdemler üzerineydi…
Âdem ata onun sesini dinleyip arzusunu giderme gayretine düşmeseydi belki de yolu yeryüzünde tövbelere, pişmanlıklara ve umutlara hiç evrilmeyecek; çevresi daralmalar ve genişlemeler, arınmalar ve kirlenmeler, yangınlar ve donmalarla hiç kuşatılmayacaktı.
Şimdi?
Aşk ve nefret, iyilik ve kötülük, saadet ve keder, iman ve inkâr... İnsana insan olduğunu artık bunlarla hissettiriyor. Bazen aydınlık, bazen karanlık; gören göz veya işiten kulak bazen… Göğüs kafesinde ahenkle her büzülüp genişlemesi bizi içten içe süratle değiştiriyor ve hâlden hâle döndürüyor.
Bud-dub... bud-dub… bud-dub…
Sesindeki ters-yüz oluş bile adıyla örtüşük: “Bir şeyi bir yönden öteki yöne çevirmek; renkten renge giriş, kararsızlık, durmadan dönüşüm ve değişim = KALP.”
Kalbe dair ne varsa…
İskender Pala’nın her zamanki yetkin kaleminden…
(Tanıtım Bülteninden)