-
- Feel
- 1 a
"...öğrenmemiz gerekenden çok daha fazlasını öğretmişti bizlere; ama her şeyin üstünde de hayatta hiçbir yerin boş bir yatak kadar hüzünlü olamayacağını öğretmişti..."
-
- Ufuk
- 3 a
"Öğrenmemiz gerekenden çok daha fazlasını öğretmişti bizlere; ama her şeyin üstünde de hayatta hiçbir yerin boş bir yatak kadar hüzünlü olamayacağını öğretmişti."
-
- melek ada
- 5 a
Ben bir keresinde, kasaplık mesleğinin insanın ruhunda adam öldürmeye yatkınlık olduğunu gösterip göstermediğini sormuştum kasaplara; ama onlar karşı çıkmışlardı: "Biz bir hayvan kestiğimizde gözlerinin içine bakmaya cesaret edemeyiz," diye. İçlerinden biri, daha önceden bildiği, hele hele sütünü içtiği bir ineği kesemeyeceğini söylemişti bana. #alıntı
-
- Kerem
- 6 a
"Kötü insanların içinde herhangi bir vicdan azabı olduğunu düşünmek mümkün değildi..." #alıntı
-
- Feel
- 6 a
"Artık korkmuyordum," dedi bana. "Tam tersine, sonunda ölümün ağırlığını üstümden kaldırmışlar gibi hissediyordum; tek istediğim şey, yatıp uyumak için her şeyin bir an önce bitmesiydi." #kitapalıntıları
-
- Kemal Türkmen
- 7 a
“Cenazemde çiçek istemem ha,” demişti bana, ertesi gün oraya çiçek konmaması işiyle benim uğraşacağımı aklına bile getirmeden. #alıntı
-
- Tarık Veysi Acar
- 7 a
"Ben bir keresinde, kasaplık mesleğinin insanın ruhunda adam öldürmeye yatkınlık olduğunu gösterip göstermediğini sormuştum kasaplara; ama onlar karşı çıkmışlardı: 'Biz bir hayvan kestiğimizde gözlerinin içine bakmaya cesaret edemeyiz.'" #alıntı
-
- Hüseyin Demke
- 8 a
"Oğlanlar erkek adam olacak şekilde büyütülmüşlerdi. Kızlarsa evlenmek üzere yetiştirilmişlerdi. Geref işlemeyi, makineyle dikiş dikmeyi, kukalı dantel örmeyi, çamaşır yıkayıp ütü ütülemeyi, yapma çiçekler, kendi uydurdukları tatlılar yapmayı, aşk pusulaları yazmayı bilirlerdi. Ölüme saygıyla yaklaşma kültürünü bir yana bırakmış zamane kızlarından farklı olarak, onların dördü de eskiden adet olduğu gibi hastaların başında bekleme, ölüm döşeğinde olanlara güç verme, ölüleri kefenleme sanatında birer ustaydılar."
-
- Ayşe Şema Betil
- 9 a
"Düşünsene: İnsanın elinin altında onca miktarda para olsun da, basit bir gönül zaafı yüzünden hayır demek zorunda kalsın."
İlginizi Çekebilir
+−
Her yazar, yazdığı en son romanın en iyi romanı olduğunu sanır. Benim bu romanım için böyle düşünmemin nedeni, yapmak istediğimi tam olarak gerçekleştirebilmiş olmamdır. Romanlar, yazılırken yazarlarının elinden kaçıp kurtulmak isterler. Romanın kişileri, kendi özyaşamlarına dönerler, en sonunda da canlarının istediğini yaparlar. Ben hiçbir romanımda bu romanımdaki kadar ipleri elimde tutamadım. Belki bunu konu ve hacim nedeniyle başarmışımdır. Konusu çok sert olan ve hemen hemen polisiye bir roman gibi işlenen bir roman bu. Üstelik oldukça da kısa. Sonuçtan hoşnutum. Bundan önce de en iyi romanım Yüzyıllık Yalnızlık değil de Albaya Mektup Yazan Kimse Yok adlı yapıtımdı. Ben öyle sanıyordum; ve bunu da sık sık söyledim. Şimdi de en iyi romanımın Kırmızı Pazartesi (Gronica de Una Muerte Anunciada) olduğunu sanıyorum.