-
- Çetin Emek
- 4 a
"Köşesi dışında siyaset tartışmaktan da hiç hoşlanmazdı. Belli yaşa gelmiş, kendine bir yaşam biçimi seçmiş insanların görüşleri nasıl olsa değiştirilemezdi. En zekisinden, en aptalına, en okumuşundan en cahiline herkes, zaten kendi yolunu haklı çıkaracak bir 'doğru' buluyordu. Yazarlara düşen şey ise yalnızca, insanları bilgilendirmeye çalışmaktı. Birazcık ufuklarını açmak, belki en çok, gittikleri yönde birkaç derecelik rota değişikliklerine neden olmak... Hem sonra, bir sarayda yoksul bir kulübedeki gibi düşünülmezdi."
"Kaan Arslanoğlu için roman farklı yaşam seyirlerinin denendiği bir laboratuvar gibi. (...) Yazar belli bir basınç uygulandığında insanlara neler olduğunu gözlemliyor: Ne kadar dayanıyorlar, ne zaman değişmeye başlıyorlar, hangi yönde değişim gösteriyorlar? Yazar laboratuvar şefi olarak tepki biçimlerinden yalnızca bireyler hakkında çıkarım yapmakla kalmıyor, (...) ayrıca kendilerinin veya birbirlerinin davranışlarının değişmesiyle oluşturdukları toplumsal ilişkilerin de yeni baştan düzenlenip düzenlenmediğini öğrenmek istiyor. (...) Bunun sonucunda çok zengin bir biçimde tabakalandırılmış, fakat (...) kişinin vaktinin yarısını romanın hangi düzleminde bulunduğunu çözmekle geçirmesine yol açmayacak kadar zekice yapılandırılmış bir roman ortaya çıkıyor."
Karl Markus Gauss (Frankfurter Allgemeine Zeitung)
"Arslanoğlu, Türkiye gerçeğini gözler önüne serebilmek için romanında değişik karakterler yaratmış. (...) Bunlar, hem Halit Ziya Uşaklıgil'in pek sevdiğim bir deyişiyle 'özel ve kişisel bir hayat ile yaşıyorlar', hem de 1995'lerin Türkiye'sinde 'tipik' özellikler taşıyorlar. (...) Kişilikler'de Kaan Arslanoğlu'nun pek çok anlatım ustalıkları var."