-
- Aysel Kerimov
- 3 g
“Gelme. Bir gün çok ihtiyacım olduğunda gelmeni rica edersem, hemen geleceğin umudunu bırak bana, ama şimdi gelme, nasılsa yine gitmek zorunda kalacaksın.”
-
- Semra Bakan
- 2 h
Yanımda yürüyordun milena,
Düşünsene yanımda yürümüştün.
Aşık biri için ne büyük nimet değil mi? #alıntı
Düşünsene yanımda yürümüştün.
Aşık biri için ne büyük nimet değil mi? #alıntı
-
- Salim Agasoy
- 2 a
"Düşünmek neye benzer bilir misiniz? Cehennemdeki kazanı tek başına devirmek istemeye. Zaten kazanı tek başına deviremezsiniz, devirseniz bile yanarsınız; üstelik cehennem gene bütün görkemiyle cehennem olmaya devam eder." #alıntı
-
- Sempatik
- 4 a
"Asla beraber olamayacağız, aynı evi, aynı teni paylaşmayacağız, aynı masada oturmayacağız, hatta aynı şehirde bile oturmayacağız..." #alıntı
-
- Cemil
- 4 a
"Her şeye rağmen bazen inanıyorum da insan mutluluktan ölebilirse, o zaman benim başıma gelmeli bu.
Ve ölmesi gereken biri sırf mutlu olduğu için hayatta kalabiliyorsa, o zaman ben de hayatta kalacağım." #alıntı
Ve ölmesi gereken biri sırf mutlu olduğu için hayatta kalabiliyorsa, o zaman ben de hayatta kalacağım." #alıntı
-
- Tarık Veysi Acar
- 7 a
“Palto giymeye üşenirken bu koca dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben? İçinde bulunduğum durumu kimseye anlatamam. Sen de anlamazsın ben bile anlamıyorum ki başkasına nasıl anlatırım?”
-
- Serdar
- 8 a
"Düşünmek neye benzer bilir misiniz? Cehennemdeki kazanı tek başına devirmek istemeye. Zaten kazanı tek başına deviremezsiniz, devirseniz bile yanarsınız; üstelik cehennem gene bütün görkemiyle cehennem olmaya devam eder."
-
- Tarık Veysi Acar
- 9 a
“Keşke burada olsan ! Kimsem yok burada, hiç kimsem, korkumdan başka, onunla birbirimize kenetlenip geceler boyu dans ediyoruz.”
-
- Cenk??®️
- 1 y
"Ne konuşabilirim, ne susabilirim, ya da daha doğrusu, sussam da konuşuyor olacağım, çünkü şu anda tek bir kelimeden başka bir şey değilim." #alıntı
-
- murat aksu
- 1 y
"Ben, ormanın hayvanı, o zamanlar neredeyse hiç ormanda olmadım; kirli bir hendekte yatıyordum (elbette sadece benim varlığımla kirlenmişti) ve dışarıda seni gördüm. Gördüğüm en harika şeydi. Her şeyi unuttum, kendimi tamamen unuttum, kalktım, yaklaştım (gerçek şu ki bu yeni ama tanıdık özgürlükte endişeliydim) sonra daha da yaklaşmaya cüret ettim, sana erişene kadar. O kadar iyiydin ki, sanki hakkımmış gibi yanına geldiğimde eğildim, yüzümü eline sürdüm, çok mutluydum, çok gururluydum, çok özgürdüm, çok kudretliydim, evimdeydim, tekrar ve tekrar; Evimde gibiydim. Ne var ki özümde bir hayvan olarak kalmıştım, ormanın bir parçası olarak, dışarıda sadece senin zarafetinle yaşayan bir hayvan. Kaderimi farkında olmadan senin gözlerinin içinde okuyordum (çünkü her şeyi unutmuştum)..."
Milena’ya Mektuplar; çeviriler ile başlayan, yaklaşık 2 yıl sürecek mektuplaşmalarla örülen ve sonunda kangren haline gelecek bir aşkın hikayesidir. Franz Kafka Prag’da tanıştığı gazeteci Milena Jesenska’dan hikayelerini Çekçe’ye çevirmesini ister. Çevirilerdeki ustalık ve içtenlikten etkilenen Kafka, 1920 Nisan’ında Milena’ya bir mektup yollar. Mektuplaşmalar, zamanla yoğun bir aşka dönüşür. Ne var ki, zihinsel bir yolculuk olarak yaşanan bu aşk zamanla Kafka’nın ruhunda derin yaralar açacaktır...
"Sizi özlediğimi söylesem yalan olur, bu olup olabilecek en eksiksiz, en acı verici büyü. Buradasınız, tıpkı benim gibi, hatta benden de fazla, benim olduğum yerde siz de varsınız üstelik benden daha fazla varsınız."