-
- Ahmet
- 10 a
İnsanın yaradılışın vazife ve emirlerine karşı istifası, bozulmuş bir zihnin kadere karşı düşmanlık silahı, ümitsizliğin silah kuşanmış kızı olan intihar kulağına gayet çekingen, gayet yavaş bir şeyler söylüyordu:
"Ebedi olan bu ıstıraptan seni ben kurtarırım!" #alıntı
"Ebedi olan bu ıstıraptan seni ben kurtarırım!" #alıntı
-
- Feel
- 1 y
"Bir kalp sevmek, mutlak servete, asalete mi muhtaçtır? Bence en sahih ikbal ruhun gördüğü iki güzel göz, en büyük servet kalbin hissini gösteren gül rengindeki dudaklardan yansıyan tebessümdür. Güzellikten büyük asalet, Kalp saflığından büyük servet mi olur?"
-
- Ahmet
- 4 y
"Hele o siyah gözlerindeki zeka pırıltısı sonsuz bir güzelliği gösterirdi." #Kitapalıntısı
-
- Cansu
- 4 y
Adını zamanında çok sık duymuş olmama rağmen yeni okuduğum bir kitap oldu kendisi. Kitap Çerkez kızı Dilber'in çileli yaşamını konu alıyor. Köle pazarlarında satılan genç bir kızın ailesine duyduğu özlemi muhteşem betimlenmiş. Rahat okunuyor ama o kadar kolay hazmadilemiyor açıkçası.
-
- Feel
- 4 y
"Ağlamak uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son gücün çığlığır. Ağlayamadığımız zamanlar, bizde o gücün de yok olduğu zamanlardır ki, onun yerine geçen etkili sessizlik, en şiddetli acının yarattığı göz yaşlarından daha yakıcıdır." #Kitapalıntısı
-
- Feel
- 4 y
"Ağlamak uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son gücün çığlığır. Ağlayamadığımız zamanlar, bizde o gücün de yok olduğu zamanlardır ki, onun yerine geçen etkili sessizlik, en şiddetli acının yarattığı göz yaşlarından daha yakıcıdır." #Kitapalıntısı
-
- Deniz
- 5 y
"O tebessümler ki hayatın en acı, en karanlık taraflarını aydınlatmak için ilahı bir ışıktır." #alıntı
-
- Feel
- 5 y
“Tebessüm ki; hayatın en önemli, en karanlık yönlerini aydınlatmak için ilâhî bir nurdur.” #alıntılar
“O devirde bir şûriş-i fikir ve kalp efrattan cemiyete, cemiyetten memleketlere, memleketlerden bütün vatana sirayet ederek düşüncelerin, sakit ve rakit cereyanların menabiini ihlal ediyordu. Edebiyatla baş başa kalmak için bütün vatanda bir kûşe-i ârâmîde yoktu. Bu hallere karşı tesir-i muhitle geçirdiğim şedit, yakıcı, muharrip bir hayat-ı asabi içinde yazıhanemin önünde mülhime-i şiirin fikri taltif ve teşrifini beklerken kapımda hafiyelerin ayak seslerini, penceremden beni gözetleyen kaplan bakışlı gözlerini görürdüm. Çünkü Sergüzeşt’e esaret aleyhinde başlamış ve ‘hürriyetine’ diyerek nihayet vermiştim.” Samipaşazade Sezai Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamid Tarhan’labirlikte döneminin en önemli edebiyatçılarından biri olan Samipaşazade Sezai, Sergüzeşt’te Kafkasya’dan kaçırılarak İstanbul’da zengin konaklarına satılan Dilber’in acı macerasını anlatır. Hüzünlü aşk hikâyeleriyle de zenginleşen romanda yazar, toplumumuzda yakın bir zamana kadar sürmüş olan esirlik gerçeğiyle yüzleşmemizi sağlar. Sergüzeşt’i açıklamalı notlar, resimler ve haritalarla zenginleştirerek, orijinal dilinedokunmadan yayımlıyoruz.