-
- Feel
- 2 a
"İnsan bilmeden, hani adeta kendinden saklanarak, hüzün duyabilir miydi? Kalp ağlarken, akıl farkında bile olmayabilir miydi?"
-
- melek ada
- 2 a
"Kimse 'Ben şöyleyim, ben böyleyim' dememeliydi fazla. Belki de her insanın içinde hiç tanımadığı biri gizliydi.Sadece tepemizdeki sema değil, aslında tek tek her insan koca bir muammaydı."
-
- Ahmet
- 8 a
"Belki de savaş dediğin, Tanrı'nın bir tek kendilerini sevdiğine inananlar arasında bir kavgaydı. Böyle bir iddiası olmayanın savaşmak için bir sebebi yoktu."
-
- Kemal Türkmen
- 2 y
"İnsanın bir kütüphanesi varsa bin öğretmeni var demektir. Aslolan öğrenmek. Cühela takımı zanneder ki bu aleme yiyip içmeye yahut kavga çıkarmaya geldik. Veya çoluk çocuğa karışmaya. Halbuki esas işimiz bilgimizi ilerletmek. Bu sebepten buradayız."
-
- Deniz
- 2 y
"Hayatımızın bir haritası varsa şayet, yollarda değil, yol ayrımlarında çizilmekte..." #alıntı
-
- Semra Bakan
- 2 y
"Bu cami yordu bizi" dedi Sinan birden. "Ana rahminde bir bebek düşün. Aylar boyu anasından beslenir, onu yorar. Biz
de inşaat yaparken gebe bir kadın gibiyiz. Hele bebek doğsun, o vakit bizden mesudu olmayacak."
de inşaat yaparken gebe bir kadın gibiyiz. Hele bebek doğsun, o vakit bizden mesudu olmayacak."
-
- Feel
- 2 y
"Bu cami yordu bizi" dedi Sinan birden. "Ana rahminde bir bebek düşün. Aylar boyu anasından beslenir, onu yorar. Biz
de inşaat yaparken gebe bir kadın gibiyiz. Hele bebek doğsun, o vakit bizden mesudu olmayacak." #alıntı
de inşaat yaparken gebe bir kadın gibiyiz. Hele bebek doğsun, o vakit bizden mesudu olmayacak." #alıntı
-
- Deniz
- 4 y
"Etrafını her dediklerine 'evet' diyen dalkavuklarla dolduranlar, fikrini dürüstçe söyleyen adamı hain zanneder." #alıntı
-
- Elmas.T.
- 4 y
“İnsanın bir kütüphanesi varsa bin öğretmeni var demektir. Aslolan öğrenmek. Cühela takımı zanneder ki bu aleme yiyip içmeye yahut kavga çıkarmaya geldik. Veya çoluk çocuğa karışmaya. Halbuki esas işimiz bilgimizi ilerletmek. Bu sebepten buradayız.” #gününsözü
Öğrenme aşkıyla geçti ömrümüz, aşkı öğrenemesek de…
Tarihimizin en önemli ve çalkantılı dönemlerinden biri olan 16. yüzyılda İstanbul… Hindistandan gelen beyaz bir fil ve onun sırlarla dolu bakıcısı: Çota ile Cihan. Filbaz aynı zamanda bir üstadın çırağı. Ustası ise Sinan. Bu toprakların yetiştirdiği en büyük mimar.
Elif Şafakın muazzam hayal gücü ve zengin diliyle Osmanlı tarihinin derinliklerine doğru şaşırtıcı bir yolculuğa çıkıyoruz. Karşılıksız bir aşk, iktidar kavgaları, yobazlığın ortasında yeşeren sanat ve beklenmedik bir ihanet…
Bir tarafta bilime ve öğrenmeye inananlar, bir tarafta gelişmeyi durduranlar...
Ustam ve Ben, tarihi kişiliklerin, camilerin, kütüphanelerin, türbelerin, köprülerin resmigeçit yaptığı, rengârenk, canlı, sürprizlerle dolu bir dönem hikâyesi…
Öyle bir hayal dünyası ki içindeki konular ve tartışmalar günümüze dair de çok şey söylüyor. Uzun süre hafızalardan silinmeyecek, çok konuşulacak bir roman.
"İstanbul dediğin unutkanlıklar şehri. Orada her şey suya yazılmış. Ustamın eserleri hariç, onunkiler taşa kazınmış. O taşlardan birine bir sır sakladık. Çok zaman geçti üzerinden, nice alametler birikti ama hâlâ orada olmalı, bıraktığımız noktada. Bilmem bulan çıkar mı? Bulsa bile anlar mı? Ustamdan geriye kalan yüzlerce eserden ve binlerce, binlerce taştan bir tanesi var ki, altında gizli Arzın Merkezi."